TELLİ TURNA
Hak yol deyişlerinde turnalar ve avazları sıkça rastlanan bir olgudur. Hemen hemen her ozan turna avazıyla bir türkü söylemiştir. Anadolu’dan kuzey Afrika ya doğru göç ederler ve göç güzergâhında uğradığı her sılaya selam götüren turnalar, mitolojik anlamda inanç mekânlarında hacim kaplayarak yol alırlar. Turnaların neden Mısır'a gittiğini veya neden Mısırdan Anadolu ya haber getirdiğini düşündüğümüzde Mısıra ve Anadolu ya yönelik bir değerlendirme de Kaçınılmaz oluyor. Hak yol pirleri neden bu göçmen kuşlara bu kadar sorumluluk yüklemişlerdir? Öncelikle turnaların uğrak mekânlarına bir göz atalım. Arşivci ve kronolojik tarihçiler kanıt istemesinler çünkü yaşanılan ve söylenilen her söz kanıttır. Bir toplumun türkülerine kadar işleyen bir gerçeklik yaşanmışlığın en güzel kanıtıdır. Anadolu da yaşayan hak yol esaslı toplumlar diğer canlılarla da ortak yaşam kurmuşlardır. Öküzü baba, gübrede bereket, Bülbülde ses, turnada nefes bulmuşlardır. Dikkat edilirse bu coğrafyada yaşayan canlılar insana çok yakındırlar. Köpeğinden, kedisine, karafatmasından, tavşanına, ineğinden, kırlangıcına, kargasından, turnasına birçok canlıyla muhabbet kurup sosyalleştirmişlerdir. Bu özellik bile gezegenimizin diğer bölgelerine iyi bir örnektir. Turnanın diğerlerinden farkı, haberci olmasıdır. Mısırdan Anadolu ya geçiş yapmasıdır.
Mısır rızkın bol olduğu bir Rıza şehridir. Bu şehrin kapısı herkese açıktır. Bu kapı varlık kapısıdır. Muhannet kapısı değil diye söylenir. Musa’nın Tur dağını aşıp, Yusuf un bolluk diyarına gelen turnalar, Yemen ellerinde ALİ yi de görmeden gitmezlermiş. Peki bu mitolojik söylemlerin arkasında ki gerçeklik nedir? Diye sorulduğunda ise; hak yolun Rıza şehrinden bahsetmek söz konusu olacaktır. Rıza şehirleri hak yolun hem mekânı hem de en yüce makamıdır. İnancın mayalandığı alandır. Babil den pers diyarına ve Anadolu diyarına toplumsal esaslı rıza yaşamları, çok geçiş yapmışlardır. Bu geçiş güzergâhlarında birçok KOM kurulmuş. Komlar arası iletişimi Abdallar, Dervişler, Dayiler ve örgütleyici Alimler sağlamışlardır. Rıza komları talan edilince;
Bu koridorlarda yaşam bulan rıza kenti sakinleri köle olarak egemenlerce değişik bölgelere taşınmışlardır. Taşıdıkları bölge genelde Anadolu ve Balkanlardır.
Rıza kentleri, Ana komlarının uygarlık döneminden günümüze kalan toplumsal bakiyelerdir. Erkek egemen toplumun istilasıyla yerel bölgelerde varlığını sürdürmeye devam eden topluluklar, bir kısmı Mısırda, bir kısmı Anadolu’da, Babil’e, Persi ya da yerel topluluklar olarak egemen zihniyete direnmişlerdir. Devamı niteliğinde ki birçok topluluğa feyz olmuşlardır. Karmatiler, Dürziler, Berberiler, Fatımiler, Mazidekiler, babekler, Kızılbaşlar bu devamların farklı mekânlarda formları olarak görülmelidirler. Bu farklı komlarda değişime uğrayan topluluklar, turnaların nidalarıyla iletişimlerini sağlanmışlar, iletişimlerini Turna metaforu ile sembolleştirmişlerdir. Deyiler, Abdallar bu iletişimin makamı için ocak kurmuşlardır. Turnalar; Abdalların, Dayilerin, Pirlerin kullandı dilin sembolik ifadesidir. Turna avazı ise Şiir tonunda, türkü tadında, sohbetlerin taliplere şiirsel ifadesidir.
Makam, hak yol da bir üst mevki olarak anlaşılmamalıdır. Makam, formlar arası uyumdur. İletişimin uyum kazanmasıdır. Mekân kavramını ise; Her insanın ruhu olduğu gibi mekânında bir ruhu vardır. Her yaşanmışlığın izlerini taşır bağrında. Bu yüzden Mekânın kavramlaşması bile coğrafya ya göre, kültüre göre değişiklik gösterir. Kullanımı amacına uygunluğuyla ölçülür. İnsan atamızın doğada var olup kendini konumlandırması bakımından, Mekân yaşamsal niteliği ile belirgin bir etkisi olduğunu görebiliyoruz. Kadergahlık denilen toplumsal olguda, bununla ilintilidir. Mekân, insanı şekillendirirken mekânı şekillendiren de bu ruhsal atmosferdir. Bu iç içe geçmişlik aslında içinden çıkmazlık gibi anlaşılması zorlaşan çelişkiler bütünü gibidir. Kader, bu çelişkilerle anlam kazanıyor. Başka bir coğrafya da, başka bir evde, başka bir mekânda var olamanın sancı ve etkisi bu yüzden hissedilirken acı çekiliyor veya özümsenirken üzülünüyor. Evimizin odaları işlevine göre ayrılır veya bir okul, bir ibadethane ,bir spor merkezi belli amaçlarla düzenlenmiş mekanlardır. Nasıl ki bu mekânların dizaynına göre ve işlevine göre bir davranış şekilleniyorsa; Kültürleri yaşayan topluluklarda kendi mekânlarında yaşam bulurlar ve kendilerine has davranış geliştirirler. Bir Kızılderili kendi mekânında, bir Afrikalı kendi coğrafyasında bezenir şekillenir ve oranın bir parçası haline gelir. Mekân virane olursa mekânın yaşayanları da divane olur. Halk türkülerinde işlenende genelde bu temadır. Bu bir anlamda toplumsalın norm oluşturup mekânın işlevselliğinin devamı sağlanması içindir. Yani her mekanın sakinleri, kendine özgü sosyallik oluştururlar ve bu sosyalliğe göre de bir makam bir uyum oluştururlar. Turna avazı da bu sosyalliğin en kristalize olmuş halidir. Turna, rıza şehirlerinin iletişimini sağlayan sembolik figürlerdir. Makam ise mekânda yaşayanların ahengidir. Toplumsal bütünlüğün ve uyumun yansımasıdır. Çünkü hak yol da her can, bir makam sahibidir. Makam hak yol da kişilik sahibi olmadır. Yani kişilikli bir yol erenidir. Hak mekânıyla, yol makamıyla sürdürülür. Makamın denetleyeni CEM erkânıdır. Mekânsız ve makamsız hak yol yoktur. Talibin ikrar verdiği, rıza şehri içerisinde yaşam bulduğu, her canlının yaşamını sürdürdüğü mekândır. Taliplerin doğum evi ve ana yurdu Anadolu’dur. Mısır bu yurdun hem giriş hem de çıkış kapısıdır.
Turnalar bu dengenin tellalıydı. Mısır kapısından sonra Anadolu gelir, Bir ozanın sesinde dillenirler, tekrardan Anadolu’ya göç ederler. Her Alevi komu bir rıza şehridir. Rızalığın olduğu mekân da, muhannete muhtaç olunmaz. Cem rızalığın en belirgin göstergesidir. Sosyal ilişkilerin yarattığı normlar, adeta bir refleks haline gelerek erkânı oluştururlar. Erkan görünmez ama hissedilen ahenktir. Turna avazı bu ahengin seslenişidir. Hızır dan medet uman talibin çağrısıdır. Hızır kutsal güce sahip olan değildir. Bizzat ihtiyaç duyulana en yakın olandır. Bu yüzden en yakımızdan başlayarak Hızırlaşıp rızalık üzerine sosyalliğimizi geliştirmemiz gerekir. Düştüğün yerde derman sendedir. İlk kıvılcım senin elindendir.
Turnalar sadece siyasal değil, diğer sosyal iletişimde de etkindirler. “Telli turnam selam söyle sevdiğimin diyarına” vs. Derken, Turnaların işlevinin çeşitliliği apaçık ortaya koymaktadır ozan.
Turna olup dosta selam götürüp getirene aşk olsun.
Sadık AKTAŞ